Tevfik Özlü "8 Haftadan Fazla Devam Eden Kronik Öksürükler Ciddiye Alınmalı''

GÜNDEM - GENEL (DM) - DEMİRKAN MEDYA | 07.03.2024 - 20:54, Güncelleme: 07.03.2024 - 20:54 11873+ kez okundu.
 

Tevfik Özlü "8 Haftadan Fazla Devam Eden Kronik Öksürükler Ciddiye Alınmalı''

Akciğer Sağlığı ve Yoğun Bakım Derneği (ASYOD) tarafından gerçekleştirilen Uluslararası Katılımlı Akciğer Sağlığı Kongresi 2024, Antalya'nın Belek Turizm merkezinde bir otelde gerçekleşti. Kongre kapsamında, Prof. Dr. Halit ÇINARKA, UASK 2024 Kongre Başkanı, Prof. Dr. Ahmet Emin ERBAYCU, ASYOD Başkanı, Prof. Dr. Ersin GÜNAY, Kongre Bilimsel Komite Başkanı, Prof. Dr. Tevfik ÖZLÜ, ASYOD Yönetim Kurulu Üyesi, Prof. Dr. Akın KAYA, ASYOD Yönetim Kurulu Üyesi, Doç. Dr. Aydın BALCI, UASK 2024 Kongre Basın İlişkileri Sorumlusu katılımıyla basın toplantısı düzenlendi.
Basın toplantısında konuşan UASK 2024 Kongre Başkanı Halit ÇINARKA, "Kongremize yaklaşık 1500 katılımcımız mevcut. Kongre bilimsel programımızda, kongre konularımızı belirlerken, sahada çalışan uzmanlarımızın, asistanlarımızın poliklinikte, klinikte hastalarını yönetirken ihtiyaç duyacağı konuları esas aldık. Avrupa ve ABD’de Hands-On başlığı altında yapılan, katılımcıların cihazları kullanabildiği, gerçek pratiğe yönelik kurslar, asistan ve uzman odaları ile konunun uzmanından birebir öğrenebileceğiniz bir program hazırladık. Amacımız, doktor arkadaşlarımızın mesleki gelişimine katkıda bulunarak ülkemizdeki göğüs hastalıkları alanındaki sağlık hizmeti kalitesini arttırmaktır" dedi.                                                                                                          ASYOD Başkanı Ahmet Emin ERBAYCU yaptığı konuşmada, Kongre programına, deprem sonrası dönemde karşılaşılan akciğer problemlerinin konuşulacağı bir oturumu da eklediklerini ve her yıl olduğu gibi bu yıl da kongre ortamında akciğer sağlığı ve akciğer hastalıkları ile ilgili güncel bilgileri, gelişen sağlık teknolojisini ve yeni tedavileri konuşacaklarını söyledi. Kongre Bilimsel Komite Başkanı Ersin GÜNAY ise konuşmasında: "Kongre boyunca KOAH, astım, akciğer kanseri ve akciğer sertleşmesi (pulmoner fibrozis) gibi ikinci ve üçüncü basamak hastanelerde sıklıkla karşılaşılan hastalıkları tanısı ve tedavisine yönelik güncel rehberler ve yaklaşımlar tecrübeli hocalarımız tarafından detaylı bir şekilde irdelenecektir. Yine bulaşıcı bir başka akciğer enfeksiyonu olan ve hala günümüzde sık olarak gördüğümüz akciğer tüberkülozu (verem) hastalığı ile ilgili olarak yeni geliştirilen ilaçlar, dirençli tüberküloz hastalığına yönelik tedaviler ve latent tüberküloz hastalığı konularının ele alındığı oturumlarda güncel gelişmeler ve hekimlerin günlük pratiklerine katkı sağlayacak yeni bilgiler paylaşılacaktır. Akciğer kanseri, maalesef, ülkemizde hem görülme sıklığı hem de ölüm nedenleri arasında ilk sıralarda yer almaktadır. Bu kadar önemli bir hastalık olan akciğer kanseri ile ilgili çok sayıda oturum planlandı" diye ifade etti.                                                                                               ASYOD Yönetim Kurulu Üyesi Tevfik ÖZLÜ yaptığı konuşmada baharın gelmesiyle beraber allerjik yakınmaların başladığına dikkat çekti. "Bahar Allerjileri, Atopi genetik olarak alerjiye yatkın bir bünyeye sahip olmaktır. Yaklaşık toplumun üçte biri atopiktir. Atopik kişilerde zamanla çevresel faktörlerin de etkisiyle astım, alerjik nezle, alerjik göz nezlesi gibi alerjik hastalıklar ortaya çıkar. Alerjik hastalıkların bazıları mevsimsel döngü gösterir. Yani, belli mevsimlerde kişide alerjik yakınmalar başlayabilir veya zaten varsa şiddeti artabilir. En sıklıkla bahar aylarında sorunlar yaşanır" dedi. Özlü : "Mevsimsel alerjinin en sık nedeni soluduğumuz havada bulunan çayır, ağaç, ot ve çiçek polenleridir. Ancak, iklim koşullarındaki değişime ikincil olarak havada bulunan ev tozu veya küf mantarı gibi diğer birçok allerjen yükü de önemli ölçüde değişebilmektedir. Bu nedenle her mevsim alerjisi polene bağlanmamalıdır" diye ifade etti. Günümüzde alerjik hastalıkların teşhis ve tedavisiyle ilgili büyük gelişmeler olduğunu kaydeden Özlü: "Kişinin alerjik bünyeye sahip olup olmadığı; alerjisinin neyle ilişkili olduğu, alerjik rahatsızlığının olup olmadığı; allerjik hastalığının hangi organda yerleştiği ve ağırlığı kolayca ölçülebilmektedir. Doğru bir teşhis sonrasında, kişinin duyarlı olduğu allerjenleri tanıyıp bunlardan kaçınması, en iyi yaklaşımdır. Bu mümkün olmadığında alerjik reaksiyonları önleyip, kontrol altına alan, şiddeti azaltan, alerjik yakınmaları gideren, yaşam kalitesini düzelten tedaviler uygulanabilir. Alerji, Organ Seçen Bir Durumdur Bazı kişilerde bir cilt hastalığı (egzema, kurdeşen…); bazılarında solunum yolu hastalığı (astım, alllerjik nezle, farenjit ve sinüzit…); diğer bazılarında ise sistemik bir hastalık (anafilaksi, anjiyonörotik ödem…) şeklinde karşımıza çıkar. Alerjik hastalıklar eğer etkin şekilde tedavi edilmezse kişiyi bezdirir, yaşam kalitesini düşürür. En sık rastlanan ve en önemli hastalıklar arasındadır. Alerjik nezleli hastaların elleri, sık sık burunlarına gider. Tatlı bir kaşıntı ve bıktıracak şekilde art arda hapşırmalar, devamlı bir nezle hali, burun akıntısı, burun tıkanıklığı görülebilir. Bu tıkanıklıktan ötürü, kişi burundan nefes alamaz hale gelebilir. Hastaların “burnumda et var” şeklinde ifade ettikleri, polipler oluşabilir. Hasta, ağızdan nefes alıp vermeye başlar. Bu durumda solunan hava, süzülüp, nemlendirilmeden ve ısıtılmadan akciğerlere ulaştığından buna bağlı sorunlar yaşanabilir. Alerjik göz nezlesinde de benzer şikayetler olabilir. Gözlerde sulanma, kızarıklık ve yanma, adeta göz kapakları altında kum varmış şeklinde rahatsızlık hissedilir. Gözde dayanılmaz bir kaşıntı olabilir. Alerjik sinüzitle ilişkili olarak baş ağrısı, yüzde, alın bölgesinde ağırlık ve ağrı; geniz akıntısına bağlı olarak boğazda gıcıklanma, yanma, kaşıntı, devamlı yutkunma ve boğaz temizleme ihtiyacı olabilir. Kişi, bir türlü boğazındaki balgamı koparıp atamadığını ve devamlı bundan rahatsızlık duyduğunu, aklının hep orada kaldığını söyler. Astımlı hastalarda ise göğüste sıkışma, tıkanma; nefes alıp verirken darlık ve zorlanma; hırıltılı solunum ve inatçı öksürük nöbetleri olur. Hasta, yol yürürken, yokuş-merdiven çıkarken zorlanabilir. İşte, bizler bahar geldi diye sevinip coşarken; alerjisi olan kişiler, yine her yıl olduğu gibi bu sorunlarla yüzlemeye hazırlanıyorlar. Oysa, artık bu tür solunum yolu alerjileri, günümüzde etkin olarak tedavi edilebiliyor. Kişi, alerjisine rağmen normal bir yaşam sürdürebiliyor" şeklinde konuştu. Uzayan Öksürükler Kış mevsimi biterken en sık karşılaştığımız sağlık sorunlarından birisi olan uzayan, inatçı öksürük vakaları hakkında da bilgiler paylaşan Özlü: "Genellikle gripal bir enfeksiyonla başlayan, ama haftalarca devam eden öksürük, gece uyutmuyor, gündüz nöbetler şeklinde geliyor, kişinin sosyal uyumunu ve yaşam kalitesini bozuyor. Çeşit çeşit grip ve öksürük ilaçları, antibiyotikler kullandığı halde öksürük bir türlü iyileşmiyor. Bu tür bir öksürük kişiyi çok rahatsız eder. Gece uykusunu böler ve gündüz performansını düşürür. Hastanın çevresindekiler bile, bu sık tekrarlayan inatçı öksürük nöbetlerinden rahatsız olurlar. Birçok hasta: “Doktor Bey; gece olacak diye kabus görüyorum. Çünkü, gece yatağa başımı koyar koymaz öksürüğüm başlıyor. Sabaha kadar öksürüyorum. Sıcak su, bal şerbeti, ıhlamur çayı içiyorum, buğu yapıyorum bir türlü geçmiyor. Eşim, çocuklarım rahatsız olacak diye, evin en dip köşesine gidip sabahlıyorum" şeklinde konuşuyor. Ülkemizin de içinde bulunduğu kuzey yarımkürede, her yıl, güzün başlayıp yaza doğru biten viral solunum yolu enfeksiyonlarında bir artış periyodu yaşanır. Özellikle Aralık ve Ocak aylarında bu salgınlar pik yapar. Viral solunum yolu enfeksiyonlarının hemen hepsinde görülen ana semptom öksürüktür. Bir hafta on gün içinde sıklıkla ateş, halsizlik, kırgınlık, boğaz ağrısı, hapşırma, geniz ve burun akıntısı, kas ve eklem ağrıları ile seyreden bazen bulantı, tat ve koku kaybı, baş ağrısı gibi diğer yakınmaların eşlik ettiği bir akut hastalık tablosu söz konusudur. Bu gibi akut bir enfeksiyonla birlikte görülen 3 haftayı geçmeyen öksürükler, genelde çok problem oluşturmaz. Ancak 3 haftayı geçen uzamış öksürükler; hele, hele 8 haftadan fazladır devam eden kronik öksürükler ciddiye alınmalı; “öksürüktür, bir süre sonra geçer gider” denmemelidir. Öksürüğün Birçok Nedeni Vardır Kısa süreli öksürükler, genellikle viral üst solunum yolu infeksiyonlarına bağlı olarak oluşur ve 3-5 gün içerisinde kendiliğinden geçer. 3 haftadan uzun süren öksürükler, astım, KOAH, verem, akciğer kanseri gibi önemli hastalıkların habercisi olabilir. Eğer zamanında öksürüğü ciddiye alıp, gerekli incelemeler yapılırsa, bu hastalıkların erken teşhisi mümkün olur ve tedavi şansı artar. Aksi taktirde, gecikme söz konusu olabilir. Öksürüğün nedenini bulmak bazen kolay olmayabilir. Hastanın muayenesi yanında röntgen filimleri, tomografileri, solunum testleri, bronkoskopi ve endoskopi gibi ileri tetkikler gerekebilir. ÖKSÜRÜK Gelişigüzel Tedavi Edilmeye Çalışılmamalıdır Öksürük çeşitli hastalıkların belirtisidir. Öksürük bir alarmdır. Vücudumuzda bazı anormal gelişmelerin olduğunu bildirir ve bizi çare aramaya yöneltir. Bu alarmı susturmak yerine; nerede, ne tür anormallikler yaşandığını araştırmak gerekir. Tedavi edilmesi gereken öksürüğün kendisinden çok, öksürüğe neden olan hastalıktır. Bu nedenle önce öksürüğün nedeni bulunmalıdır. Öksürüğe neden olan hastalık tedavi edildiğinde, zaten öksürük de tedavi edilmiş olur" diye konuştu.    
Akciğer Sağlığı ve Yoğun Bakım Derneği (ASYOD) tarafından gerçekleştirilen Uluslararası Katılımlı Akciğer Sağlığı Kongresi 2024, Antalya'nın Belek Turizm merkezinde bir otelde gerçekleşti. Kongre kapsamında, Prof. Dr. Halit ÇINARKA, UASK 2024 Kongre Başkanı, Prof. Dr. Ahmet Emin ERBAYCU, ASYOD Başkanı, Prof. Dr. Ersin GÜNAY, Kongre Bilimsel Komite Başkanı, Prof. Dr. Tevfik ÖZLÜ, ASYOD Yönetim Kurulu Üyesi, Prof. Dr. Akın KAYA, ASYOD Yönetim Kurulu Üyesi, Doç. Dr. Aydın BALCI, UASK 2024 Kongre Basın İlişkileri Sorumlusu katılımıyla basın toplantısı düzenlendi.

Basın toplantısında konuşan UASK 2024 Kongre Başkanı Halit ÇINARKA,

"Kongremize yaklaşık 1500 katılımcımız mevcut. Kongre bilimsel programımızda, kongre konularımızı belirlerken, sahada çalışan uzmanlarımızın, asistanlarımızın poliklinikte, klinikte hastalarını yönetirken ihtiyaç duyacağı konuları esas aldık. Avrupa ve ABD’de Hands-On başlığı altında yapılan, katılımcıların cihazları kullanabildiği, gerçek pratiğe yönelik kurslar, asistan ve uzman odaları ile konunun uzmanından birebir öğrenebileceğiniz bir program hazırladık. Amacımız, doktor arkadaşlarımızın mesleki gelişimine katkıda bulunarak ülkemizdeki göğüs hastalıkları alanındaki sağlık hizmeti kalitesini arttırmaktır" dedi.

                                                                                                      

 

ASYOD Başkanı Ahmet Emin ERBAYCU yaptığı konuşmada,

Kongre programına, deprem sonrası dönemde karşılaşılan akciğer problemlerinin konuşulacağı bir oturumu da eklediklerini ve her yıl olduğu gibi bu yıl da kongre ortamında akciğer sağlığı ve akciğer hastalıkları ile ilgili güncel bilgileri, gelişen sağlık teknolojisini ve yeni tedavileri konuşacaklarını söyledi.

Kongre Bilimsel Komite Başkanı Ersin GÜNAY ise konuşmasında:

"Kongre boyunca KOAH, astım, akciğer kanseri ve akciğer sertleşmesi (pulmoner fibrozis) gibi ikinci ve üçüncü basamak hastanelerde sıklıkla karşılaşılan hastalıkları tanısı ve tedavisine yönelik güncel rehberler ve yaklaşımlar tecrübeli hocalarımız tarafından detaylı bir şekilde irdelenecektir. Yine bulaşıcı bir başka akciğer enfeksiyonu olan ve hala günümüzde sık olarak gördüğümüz akciğer tüberkülozu (verem) hastalığı ile ilgili olarak yeni geliştirilen ilaçlar, dirençli tüberküloz hastalığına yönelik tedaviler ve latent tüberküloz hastalığı konularının ele alındığı oturumlarda güncel gelişmeler ve hekimlerin günlük pratiklerine katkı sağlayacak yeni bilgiler paylaşılacaktır. Akciğer kanseri, maalesef, ülkemizde hem görülme sıklığı hem de ölüm nedenleri arasında ilk sıralarda yer almaktadır. Bu kadar önemli bir hastalık olan akciğer kanseri ile ilgili çok sayıda oturum planlandı" diye ifade etti.

                                                                                             

ASYOD Yönetim Kurulu Üyesi Tevfik ÖZLÜ yaptığı konuşmada baharın gelmesiyle beraber allerjik yakınmaların başladığına dikkat çekti.

"Bahar Allerjileri, Atopi genetik olarak alerjiye yatkın bir bünyeye sahip olmaktır. Yaklaşık toplumun üçte biri atopiktir. Atopik kişilerde zamanla çevresel faktörlerin de etkisiyle astım, alerjik nezle, alerjik göz nezlesi gibi alerjik hastalıklar ortaya çıkar. Alerjik hastalıkların bazıları mevsimsel döngü gösterir. Yani, belli mevsimlerde kişide alerjik yakınmalar başlayabilir veya zaten varsa şiddeti artabilir. En sıklıkla bahar aylarında sorunlar yaşanır" dedi.

Özlü : "Mevsimsel alerjinin en sık nedeni soluduğumuz havada bulunan çayır, ağaç, ot ve çiçek polenleridir. Ancak, iklim koşullarındaki değişime ikincil olarak havada bulunan ev tozu veya küf mantarı gibi diğer birçok allerjen yükü de önemli ölçüde değişebilmektedir. Bu nedenle her mevsim alerjisi polene bağlanmamalıdır" diye ifade etti.

Günümüzde alerjik hastalıkların teşhis ve tedavisiyle ilgili büyük gelişmeler olduğunu kaydeden Özlü: "Kişinin alerjik bünyeye sahip olup olmadığı; alerjisinin neyle ilişkili olduğu, alerjik rahatsızlığının olup olmadığı; allerjik hastalığının hangi organda yerleştiği ve ağırlığı kolayca ölçülebilmektedir. Doğru bir teşhis sonrasında, kişinin duyarlı olduğu allerjenleri tanıyıp bunlardan kaçınması, en iyi yaklaşımdır. Bu mümkün olmadığında alerjik reaksiyonları önleyip, kontrol altına alan, şiddeti azaltan, alerjik yakınmaları gideren, yaşam kalitesini düzelten tedaviler uygulanabilir.

Alerji, Organ Seçen Bir Durumdur

Bazı kişilerde bir cilt hastalığı (egzema, kurdeşen…); bazılarında solunum yolu hastalığı (astım, alllerjik nezle, farenjit ve sinüzit…); diğer bazılarında ise sistemik bir hastalık (anafilaksi, anjiyonörotik ödem…) şeklinde karşımıza çıkar.

Alerjik hastalıklar eğer etkin şekilde tedavi edilmezse kişiyi bezdirir, yaşam kalitesini düşürür. En sık rastlanan ve en önemli hastalıklar arasındadır.

Alerjik nezleli hastaların elleri, sık sık burunlarına gider. Tatlı bir kaşıntı ve bıktıracak şekilde art arda hapşırmalar, devamlı bir nezle hali, burun akıntısı, burun tıkanıklığı görülebilir. Bu tıkanıklıktan ötürü, kişi burundan nefes alamaz hale gelebilir. Hastaların “burnumda et var” şeklinde ifade ettikleri, polipler oluşabilir. Hasta, ağızdan nefes alıp vermeye başlar. Bu durumda solunan hava, süzülüp, nemlendirilmeden ve ısıtılmadan akciğerlere ulaştığından buna bağlı sorunlar yaşanabilir.

Alerjik göz nezlesinde de benzer şikayetler olabilir. Gözlerde sulanma, kızarıklık ve yanma, adeta göz kapakları altında kum varmış şeklinde rahatsızlık hissedilir. Gözde dayanılmaz bir kaşıntı olabilir.

Alerjik sinüzitle ilişkili olarak baş ağrısı, yüzde, alın bölgesinde ağırlık ve ağrı; geniz akıntısına bağlı olarak boğazda gıcıklanma, yanma, kaşıntı, devamlı yutkunma ve boğaz temizleme ihtiyacı olabilir. Kişi, bir türlü boğazındaki balgamı koparıp atamadığını ve devamlı bundan rahatsızlık duyduğunu, aklının hep orada kaldığını söyler.

Astımlı hastalarda ise göğüste sıkışma, tıkanma; nefes alıp verirken darlık ve zorlanma; hırıltılı solunum ve inatçı öksürük nöbetleri olur. Hasta, yol yürürken, yokuş-merdiven çıkarken zorlanabilir.

İşte, bizler bahar geldi diye sevinip coşarken; alerjisi olan kişiler, yine her yıl olduğu gibi bu sorunlarla yüzlemeye hazırlanıyorlar. Oysa, artık bu tür solunum yolu alerjileri, günümüzde etkin olarak tedavi edilebiliyor. Kişi, alerjisine rağmen normal bir yaşam sürdürebiliyor" şeklinde konuştu.

Uzayan Öksürükler
Kış mevsimi biterken en sık karşılaştığımız sağlık sorunlarından birisi olan uzayan, inatçı öksürük vakaları hakkında da bilgiler paylaşan Özlü: "Genellikle gripal bir enfeksiyonla başlayan, ama haftalarca devam eden öksürük, gece uyutmuyor, gündüz nöbetler şeklinde geliyor, kişinin sosyal uyumunu ve yaşam kalitesini bozuyor. Çeşit çeşit grip ve öksürük ilaçları, antibiyotikler kullandığı halde öksürük bir türlü iyileşmiyor. Bu tür bir öksürük kişiyi çok rahatsız eder. Gece uykusunu böler ve gündüz performansını düşürür. Hastanın çevresindekiler bile, bu sık tekrarlayan inatçı öksürük nöbetlerinden rahatsız olurlar. Birçok hasta: “Doktor Bey; gece olacak diye kabus görüyorum. Çünkü, gece yatağa başımı koyar koymaz öksürüğüm başlıyor. Sabaha kadar öksürüyorum. Sıcak su, bal şerbeti, ıhlamur çayı içiyorum, buğu yapıyorum bir türlü geçmiyor. Eşim, çocuklarım rahatsız olacak diye, evin en dip köşesine gidip sabahlıyorum" şeklinde konuşuyor.

Ülkemizin de içinde bulunduğu kuzey yarımkürede, her yıl, güzün başlayıp yaza doğru biten viral solunum yolu enfeksiyonlarında bir artış periyodu yaşanır. Özellikle Aralık ve Ocak aylarında bu salgınlar pik yapar. Viral solunum yolu enfeksiyonlarının hemen hepsinde görülen ana semptom öksürüktür. Bir hafta on gün içinde sıklıkla ateş, halsizlik, kırgınlık, boğaz ağrısı, hapşırma, geniz ve burun akıntısı, kas ve eklem ağrıları ile seyreden bazen bulantı, tat ve koku kaybı, baş ağrısı gibi diğer yakınmaların eşlik ettiği bir akut hastalık tablosu söz konusudur. Bu gibi akut bir enfeksiyonla birlikte görülen 3 haftayı geçmeyen öksürükler, genelde çok problem oluşturmaz. Ancak 3 haftayı geçen uzamış öksürükler; hele, hele 8 haftadan fazladır devam eden kronik öksürükler ciddiye alınmalı; “öksürüktür, bir süre sonra geçer gider” denmemelidir.

Öksürüğün Birçok Nedeni Vardır

Kısa süreli öksürükler, genellikle viral üst solunum yolu infeksiyonlarına bağlı olarak oluşur ve 3-5 gün içerisinde kendiliğinden geçer. 3 haftadan uzun süren öksürükler, astım, KOAH, verem, akciğer kanseri gibi önemli hastalıkların habercisi olabilir. Eğer zamanında öksürüğü ciddiye alıp, gerekli incelemeler yapılırsa, bu hastalıkların erken teşhisi mümkün olur ve tedavi şansı artar. Aksi taktirde, gecikme söz konusu olabilir. Öksürüğün nedenini bulmak bazen kolay olmayabilir. Hastanın muayenesi yanında röntgen filimleri, tomografileri, solunum testleri, bronkoskopi ve endoskopi gibi ileri tetkikler gerekebilir.

ÖKSÜRÜK Gelişigüzel Tedavi Edilmeye Çalışılmamalıdır

Öksürük çeşitli hastalıkların belirtisidir. Öksürük bir alarmdır. Vücudumuzda bazı anormal gelişmelerin olduğunu bildirir ve bizi çare aramaya yöneltir. Bu alarmı susturmak yerine; nerede, ne tür anormallikler yaşandığını araştırmak gerekir. Tedavi edilmesi gereken öksürüğün kendisinden çok, öksürüğe neden olan hastalıktır. Bu nedenle önce öksürüğün nedeni bulunmalıdır. Öksürüğe neden olan hastalık tedavi edildiğinde, zaten öksürük de tedavi edilmiş olur" diye konuştu.

 
 
Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve gollerbolgesigazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.

deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler 2023 https://playdotjs.com/ deneme bonusu veren siteler bahis siteleri deneme bonusu veren siteler