İklim Krizi ve Küresel Isınma Göller Yöresinde, Isparta'da etkilerini göstermeye başladı. Aslında son 20-30 yıl öncesinden konuyla ilgili uyarılar zaman zaman bilim insanları tarafından yapıldı. 'Su Krizi kapıda' diyen uzmanlar sebep ve sonuçları hakkında açıklamalar yaptı. Peki biz vatandaşlar, yerel ve genel yöneticiler bu uyarıları dikkate aldık mı? Önlem aldık mı? Tabi ki hayır!
Çünkü burası Göller Yöresi, sudan bol ne var burada!
Hiç de öyle değilmiş!
Göller Yöresi olarak adlandırılan ama şu an çöller yöresine doğru giden bir noktadayız.
Birkaç gün önce Isparta'daydım. Çeşmeden bardağıma su doldurdum. Gördüğüm manzara karşısında dehşete düştüm. Çeşmeden akan su çok bulanıktı. Öğrendim ki çeşmelerden akan su bir süredir bu şekildeymiş. Bu ilk de değilmiş. Birkaç yıldır bazı zamanlar içme sularında bu bulanıklık yaşanıyormuş. Belediye yetkilileri suyun gönül rahatlığıyla içilebileceğini söylese de içme suyunun bulanık akması vatandaşları endişelendiriyor.
Isparta halkı artık kaliteli ve temiz içme suyuna erişimde zorluk çekmeye başladı. Vatandaşlar su kalitesindeki bozulmanın sağlık sorunlarına yol açabileceği korkusu yaşıyor.
Isparta'da çeşmeye avcumuza dayayıp, buz gibi tertemiz sularından kana kana içtiğimiz o günler mazide kaldı.
Isparta'da Çeşme Suyu Neden Bulanık?
Eğirdir Su Ürünleri Fakültesi birkaç ay önce bir açıklama yayınlamış:
"Eğirdir Gölünün ortalama derinliğinin 4 m’ye kadar düşmesi ve neredeyse üçte bir alanının 2 m’den daha sığ olması, dalgaların da etkisiyle, taban çamurunun göl suyuna karışmasına neden olmaktadır. Bu etki, suyun Askıda Katı Madde (AKM) yükünü arttırarak günlerce süren bir bulanıklığa sebep olmaktadır. Bu durum, İÇME SUYU kalitesinde düşüş, arıtımın zorlaşması ve sıcaklık artışına katkı şeklinde yansımaktadır. Bununla birlikte ekosistem işleyişindeki bazı mikro ve makro türler de olumsuz yönde etkilenmekte, hatta su bitkilerinin ölmesini hızlandırmaktadır.
-İklimsel değişimlere bağlı olarak yeraltı ve yüzey suyunu besleyen yağmur ve kar yağışındaki görece azalma, gölün su bütçesinin iyileşmesine yönelik iyimser bir projeksiyon göstermemektedir. Yağış miktarında azalmaya rağmen gölü besleyen kaynakların kullanımında kısıtlamaya yönelik herhangi bir önlemin alınmayışı günümüzdeki sorunların oluşmasına neden olmuştur.
-Sığlaşma nedeniyle bulanıklık değerinde artma görülmektedir. Bu durum organik madde birikimi ve zararlı siyanobakteri patlamasına, dolayısıyla içme suyu olma niteliğinin azalmasına, genel su kalitesinde kötüleşmeye neden olabilecektir" denilmiş.
Su Seviyesinin Düşmesiyle Birlikte Kirlilikte Artıyor
Zaten sığ bir göl olan, Türkiye’nin ikinci en büyük tatlı su kaynağı
Eğirdir gölü, derinliği azaldıkça, sıcakların ve kuraklığın etkisiyle buharlaşma artıyor. Gölü besleyen dere ve çayların üzerine HES yapılması da göl su seviyesinin sürekli düşmesine neden oluyor.
-Eğirdir gölü Isparta merkezin yıllık yaklaşık 13 milyon metreküplük içme ve kullanma suyu ihtiyacını karşılıyor.
-Eğirdir gölünden göletler ve barajlar için kullanılan toplam su ortalama 33 milyon metreküp.
-Tarımsal sulama için ise Eğirdir gölünden yıllık ortalama 140 milyon metreküp su çekiliyor.
Eğirdir gölünde su seviyesinin düşmesiyle birlikte kirlilikte artıyor.
-Tarım arazilerinde aşırı azotlu gübrelerin kullanılması,
- Hayvan çiftliklerinde oluşan gübrenin gelişi güzel çevreye dökülmesi ve
- Atıksuların ileri derecede arıtılmadan Eğirdir gölüne doğrudan deşarj edilmesi sonucu gölde alg patlaması sürecini hızlandırıyor.
Dolayısıyla göl suyunun içme suyu ve hatta tarımsal sulamada bile kullanılması tehlike oluşturuyor.
Yaşananları sadece iklim krizine bağlamak doğru olmaz. İnsan eliyle bir şeyleri yok ediyoruz.
Vakit kaybetmeden suyun korunması, toprağın korunmasıyla ilgili, iklim krizinin etkilerini azaltıcı çalışmalar yapılmalı, acil çözümler üretilmeli ve uygulamaya konmalı.
Su hayat kaynağıdır. Vatandaş olaraktan bu yaşananlardan ders çıkarıp, suyu tasarruflu kullanalım, ihtiyacımız kadar kullanalım.