Bir Çin atasözü der ki, Beni bir kere kandırırsan Allah senin cezanı versin. Beni iki kere kandırırsan Allah ikimizin de cezasını versin.                                                                                                                                                              Beni 3 kere kandırırsan Allah sadece benim cezamı versin. Ben de diyordum ki, Allah neden hep ezilen, mağdur edilen kesime ceza veriyor, neden şans hiç yüzlerine gülmüyor?   Çin Ataları çok doğru söylemiş. Bir kere kandırılırsın, iki kere kandırılırsın ama hep kandırılıyorsan sorun sende demektir! Allah sana aklı ve fikri boşuna vermemiş, kullan diye vermiş. Aklını kullanmazsan, doğruyla yanlışı ayırt edemezsin. Her defasında gelen kandırır, giden kandırır! Özellikle de son yıllarda emeklimizin yüzü hiç gülmüyor. İlk aklıma da bu atasözü geldi. Zavallı emekliler her seferinde aynı yalana inanıyor, sonrada kaderine razı oluyor. Yanlış anlaşılmasın milletvekili emeklisinden bahsetmiyorum. Onlar Allah'ın sevdiği kulları! Altı ayda bir zam alan emekliler , altı ay sonrasına umut bağlıyor. Neden mi? Emekliler her zam sonrası hayal kırıklığı yaşıyor, açlık yoksulluk ve sefaletle sınanıyor. Ama ülkemizin yöneticileri, her altı ay sonrası için umut satıyor, Emeklilere çok büyük müjdeleri olduğunu, Maaşlarında ciddi artışlar yapacaklarını, Hatta enflasyona ezdirmeyeceklerini söylüyorlar. Sonuç ne oluyor? Emeklileri TÜİK'in açıkladığı açlık sınırının ve asgari ücretin çok altında bir maaşla YAŞAMAMAYA mahkûm ediliyor. Bakın burası da çok önemli 2024'ü EMEKLİLER YILI ilan ediyorlar. Emekliler bu yılı nasıl kutlarlar bilemiyorum? Bu kandırmaca yıllardır sürüp gidiyor. "Gerçek kaybolmuş yalan dolan içinde". Sevgili emeklilerimiz ben de dahil, bu yalanlara, bu oyalamalara her seferinde inanıyor muyuz? Galiba çoğumuz inanıyoruz! Hatta pembe hayaller kurup, gelecek planları yapıyoruz. Plan demişken aklıma şu söz geldi: "Tanrıyı güldürmek istiyorsan ona planlarından bahset" der. Bazıları diyor ki emekliler sesini çıkarmıyor, haklarını aramıyor kaderlerine razı olmuşlar! Durumu içler acısı olan emekliler "açız ama elimizden bir şey gelmiyor" diyor. 'Emekli yaşamış mı ölmüş mü, ağlamış mı gülmüş mü' umurunda olmayan meclisteki 600 milletvekilinin yarısı, bu duruma ses çıkarırsa sorun çözülür ama nerdeee!!... "Emeklinin de seçimde bir cevabı olur elbet, bizi bu duruma getirenlere oy yok" deseler de, inanmayın! Ya oy kullanmazlar ya da muhalefete duyulan güvensizlikle de,  her seçim öncesi gibi, yine yeni vaatlerle kandırılır, MASALLARLA uyutulurlar. "Evvel zaman içinde, Kalbur saman içinde, GERÇEK YİTMİŞ YALAN DOLAN İÇİNDE Deve tellal iken, eşek berber iken Anam mutfakta iken, babam yatakta iken Ben uyandım sekizde, okul başlar dokuzda Uzun sözün kısası, sakallısı kösesi Yok mudur bu memlekette, polis amca Bir güzel bir temiz baş, bir doğru lekesiz baş? Vay benim başıma gelenler Vay senin başına gelenler!..."