Milletvekili Kılıç "Antalya’nın Geleceğini Planlarken, Doğanın ve Yerel Halkın Sesine Kulak Verin"

Saadet partisi Antalya İl başkanlığının düzenlediği toplantıda, İl Başkanı Fatih Tekin, Saadet partisi Milletvekili Şerafettin Kılıç ve parti yönetimi basın ile bir araya geldi. Toplantıda Antalya'nın sorunları ve Türkiye'nin genel gündemine ilişkin değerlendirmelerde bulunuldu.

Saadet Partisi İl Başkanı Fatih Tekin yaptığı konuşmada, Antalya şehir merkezinde ciddi bir trafik yoğunluğu bulunduğunu işaret ederek, bu bağlamda ilgili meslek odaları, üniversite ve ilgili bileşenlerin katılımıyla Antalya için bir trafik master planı hazırlanması gerektiğini düşündüklerini söyledi. Toplu taşıma güzergahlarının da revize edilerek mevcut nüfus hareketlerine uygun hale getirilmesi amacıyla çalışma yapılması gerekliliğinin önemine dikkat çekti. ZAMLI SU FATURALARI ASAT tarafından yapılan son zam ile gelen su faturalarının önceki faturalara göre iki-üç katına ulaştığını söyleyen Tekin, "belediyelerin, su gibi en temel insani ihtiyaçların başında gelen bir olgu için kâr arayışı içinde olmaması gerektiğini düşünüyoruz. Tabi bundan bahsettiğiniz zaman belediyeler yüksek enerji maliyetlerden bahsederler. Ama son 2 fatura döneminde gelen faturaların yüksek enerji maliyetleri ile izahı mümkün gözükmüyor" dedi.   KONAKLAMA VERGİSİ Konaklama vergisi merkezi hükümete değil yerel yönetimlere aktarılmalıdır diye konuşan Tekin "turistlere hizmet veren, alt yapı iş ve işleyişlerini takip eden eksiksiz yerine getirmeye çalışan belediyelerken buradan alınan verginin, sanki hiç vergi alınmıyormuşçasına merkezî hükümete gitmesi hakkaniyet ilkesine aykırı. Yerel yönetimler, merkezi bütçeden nüfuslarına göre aldıkları payla daha büyük bir nüfusa hizmet etmek durumunda kalıyorlar, buradan bakıldığında da bu verginin yerel yönetimlere aktarılması gerektiği görülmektedir" ifadelerini kullandı.  Falezlerin durumuna da dikkat çeken Tekin, falezlerin korunmasını ve kesinlikle falezlerin yakınında inşaat olmaması gerektiğini sözlerine ekledi.                                                                                                           Milletvekili Şerafettin Kılıç sözlerine, Geçtiğimiz günlerde İsrail işgali altındaki Batı Şeria’da Filistin için sivil bir eyleme katılan ve Siyonist askerler tarafından şehit edilen Ayşenur Ezgi Eygi’ye Allah’tan rahmet, ailesine, sevenlerine ve Filistin davasına gönül vermiş herkese baş sağlığı dileyerek başladı. NARİN GÜRAN OLAYI VE İDAM Maalesef ülkemiz iyi yönetilememektedir diye konuşmasını sürdüren Kılıç, bunun sonucu olarak iç politikada, dış politikada, eğitimde, sağlıkta ve ekonomide sınıfta kalmıştır.  Ahlaki erozyon ve toplumsal çöküntü ciddi boyutlara ulaşmıştır. Aile birliği her geçen gün dağılmakta, kadına yönelik şiddet, çocuklara yönelik şiddet ve cinayetler artarak devam etmektedir. Bunlardan biriside son günlerde yaşadığımız masum yavrumuz Narin hadisesidir. Hiçbir gerekçe masum bir çocuğun katledilmesini haklı kılamaz. Narin evladımızın katledildiği bu acı olay bir ibret vesikası olmalı ve gerekli caydırıcı önlemler alınmalıdır. Bu önlemlerden biriside çerçevesi net bir şekilde belirlenmiş idam cezasının tekrar yasalaştırılmasıdır" dedi. TARIMSAL GİRDİ MALİYETLERİ VE SÜT-ET ÜRETİMİNDE SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK Milletvekili Kılıç konuşmasını şu sözlerle sürdürdü;"Son yıllarda tarım ve hayvancılık sektöründe üretici, artan maliyetler altında ezilmektedir. Yem, gübre, enerji gibi temel girdilerin fiyatları sürekli yükselirken, çiftçinin eline geçen kazanç her geçen yıl azalmaktadır. Bu maliyet artışı, üreticiyi tarımdan uzaklaştırmakta, köyler boşalmakta ve üretim hızla düşmektedir. Bu gidişat, ithalatı artırırken, ülkemizin dışa bağımlılığı her geçen gün büyümektedir. Üretici para kazanamaz hale geldiğinde, tarımın ve hayvancılığın sürdürülebilirliği tehlikeye girer. Özellikle süt ve et üretiminde yaşanan sıkıntılar, ülkemizin gıda güvenliği açısından kritik bir hal almıştır. Eğer süt sektörünün sorunlarını çözemezseniz, kısa vadede besilik hayvan sorununu da çözemezsiniz. Süt sorununu çözemediğiniz takdirde, damızlık ihtiyacını karşılamanız mümkün olmaz ve her iki sorunu birlikte çözemezseniz, kırmızı et ihtiyacını sürdürülebilir hale getiremezsiniz. Bunun neticesinde kırsalı tamamen boşaltarak, yabancı hayvancılığa hizmet etmek zorunda kalırsınız. Eğer bu ülkede et ve sütte dışa bağımlılığı istemiyorsak, zincirin ilk ve en önemli halkası olan süt üreticilerinin emeğini korumalıyız. Küçük aile işletmelerini desteklemeli, teşviklerde onlara öncelik tanımalıyız. Eğer ekonomik ve verimli et üretmek istiyorsak, meraya dayalı hayvancılığa ağırlık vermek zorundayız. ALANYA-ANTALYA OTOYOLU 16 Aralık 2023 tarihinde ihalesi yapılan Alanya-Antalya Otoyolu'nun yapımına neden hâlâ başlanmadığını merak ediyoruz. Antalya ve Alanya arasındaki ulaşımı rahatlatacak, bölgenin can damarı olan bu otoyolun yapımı, Antalya'nın kalkınması için kritik öneme sahiptir. Bu gecikme, yalnızca ekonomik açıdan değil, aynı zamanda bölgenin turizm ve ticaret potansiyelini de olumsuz etkilemektedir. Yetkililere çağrımız, bu projeyi sürüncemede bırakmadan, bir an önce çalışmalara başlamalarıdır. Antalya'nın gelişimi için bu yol elzemdir! ANTALYA İÇME SUYU Antalya halkı, önümüzdeki yıllarda kirli suyu içme suyu olarak kullanmaya zorlanıyor. Manavgat suyu gibi temiz ve memba niteliğinde bir kaynaktan su getirmek mümkünken, Isparta’nın atık sularını barındıran Karacaören Barajı’ndan su getirme projesi kabul edilemez. Antalya halkına, Karacaören Barajı'nın kirli sularının arıtılarak dahi olsa içirilmesine karşı çıkıyoruz. Bu projeden derhal vazgeçilmelidir! DSİ'ye talimat verilmeli ve Manavgat Suyu’nun Antalya’ya getirilmesi sağlanmalıdır. Halkımızın temiz su hakkı göz ardı edilmemelidir. EXPO 2016 EXPO 2016 alanını dünyanın en büyük Uluslararası Tarım Enstitüsü'ne dönüştürelim! Bu adımla birlikte tarım turizmini başlatarak Antalya’ya ve ülkemize büyük bir iyilik yapalım. Türkiye'nin tarımda ve turizmde lider olma potansiyelini bu proje ile harekete geçirebiliriz. Antalya'nın ve tarımın geleceği için bu fırsat kaçırılmamalıdır! KIRSAL KALKINMA Tarım, geleceğimizdir. Özellikle kırsal kalkınmanın sağlanması, ülkemizin yarınlarına yapılacak en büyük yatırımdır. Ancak ne yazık ki, Antalya'nın yaylaları olan Korkuteli ve Elmalı gibi ilçelerimiz, turizmin başkenti olan Antalya'nın genel kalkınmışlık statüsü nedeniyle kırsal kalkınma desteklerinden neredeyse hiç faydalanamamaktadır. Nüfusunun %90’ının çiftçilikle uğraştığı bu bölgeler, kırsal kalkınma desteklerinden mahrum bırakılmamalıdır. Bu adaletsiz durum derhal düzeltilmeli ve kırsal kalkınma destekleri bu ilçelerimizde artırılmalıdır. KORKUTELİ-BUCAK OTOYOLU 2018 yılında yapımına başlanan Korkuteli-Bucak Otoyolu, maalesef hâlâ tamamlanamamıştır. Bu gecikme, çoğunluğu tarımla uğraşan bölge halkını zor durumda bırakmakta ve aynı zamanda elim trafik kazalarına yol açmaktadır. Yolun tamamlanması hem bölgenin ekonomisi hem de insanlarımızın can güvenliği açısından hayati bir öneme sahiptir. Hükümetin bu yolu bir an önce tamamlaması gerekmektedir. GES TESİSLERİ VE YAYLACILIK Antalya’da yenilenebilir enerjiye olan ihtiyacı ve bu alandaki yatırımları elbette destekliyoruz. Ancak Güneş Enerji Santralleri (GES) gibi çevreci projeler, yanlış yer seçimiyle doğaya ve yerel hayata zarar verme riski taşıyor. Şu an planlanan GES projeleri, Antalya’nın meraları ve yaylaları üzerinde inşa edilmek isteniyor. Bu bölgeler özellikle Elmalı ve Korkuteli, yalnızca doğal güzellikleriyle değil, aynı zamanda yüzyıllardır süregelen yaylacılık faaliyetleri ve hayvancılık için hayati öneme sahiptir. Eğer bu projeler yanlış yerde hayata geçirilirse, yaylacılığı ve meracılığı bitirme tehlikesiyle karşı karşıyayız. Elbette enerjiye ihtiyacımız var, ancak bu ihtiyacı karşılarken, doğamızı ve geleneklerimizi feda etmek zorunda değiliz. GES tesisleri için uygun yerler seçilmeli, meralar ve yaylalar gibi tarım ve hayvancılık için kritik olan alanlardan uzak durulmalıdır. Antalya’nın geleceğini planlarken, doğanın ve yerel halkın sesine kulak vermek zorundayız."