PROF. DR. EMRE ALKİN “KRİZ HİÇBİR ZAMAN GEÇMEYECEK”
PROF. DR. EMRE ALKİN “KRİZ HİÇBİR ZAMAN GEÇMEYECEK”
Antalya Sanayici ve İş İnsanları Derneği (ANSİAD)’ın 10. Olağan Toplantısı’nda “Küresel Riskler ve Piyasalar” konuşuldu. Akra Otel’de gerçekleştirilen toplantıya, Ekonomi Yazarı ve Dünya Gazetesi Köşe Yazarı Sami Altınkaya’nın moderatörlüğünde İstanbul Topkapı Üniversitesi Rektörü ve Ekonomi Gazetesi Yazarı Prof. Dr. Emre Alkin, Dinamik Yatırım Menkul Değerler A.Ş. Kurumsal İletişim ve Satış Birim Müdürü Hande Eğilmez Eniş, Dinamik Yatırım Menkul Değerler A.Ş. Kurumsal Finansman Genel Müdür Yardımcısı Orkun İnan ve Dinamik Yatırım Menkul Değerler A.Ş. Satış Pazarlama Genel Müdür Yardımcısı Özlen Bilgin katıldılar.
Açılış konuşmasını yapan ANSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Ercan Özbek, '' ANSİAD 2024 yılı faaliyet döneminin 13 Ocak 2024 tarihinde gerçekleştirilen 35. Genel Kurul Toplantısı ile başladık ve görevi yönetim kurulu olarak devraldık. Bu toplantı 2024 yılı 1. Faaliyet Dönemin son toplantımızdır. 2024 Eylül ayında ANSİAD toplantılarının yeniden başlayacağız '' dedi.
Prof. Dr. Emre Alkin,“Önceden 10 – 11 yılda bir kriz olurdu. Şimdi her dakika kriz var. Dünya ateş topuna döndü. Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Güzel zamanların kıymetini bilmek lazım. Zor zamanlarda bir araya gelme başarısını gösteren Türkler iyi zamanları yönetmeyi hiçbir zaman bilemedi. Sürekli bilgiyi kendisine sakladı. Burada öyle riskler var ki çok dikkatli olmak lazım. Bunların hiçbirine gücümüz yetmez. En uzak mesafe birbirini dinlemeyen ve anlamayan insanlar arasındadır. Böyle bir lüksümüz yok. Herkes herkesi dinleyecek. Bugün dünyanın en büyük sıkıntısı demokrasidir. Ülkelerin geleceğinde söz sahibi olmayacak insanlar ülkenin gençlerinin gelecekteki hallerine karar veriyorlar” ifadelerini kullandı.
Ekonomi Yazarı ve Dünya Gazetesi Köşe Yazarı Sami Altınkaya, “Şu anda yaşadığımız en büyük problem borçlu bir ülke olmamız. Fakat borçlu bir ülke olmamız bizim pek çok konuda da farklı yöntemler izlememize sebep oluyor. Tabi burada bilim ve teknolojiyi baz alırsak başarılı oluyoruz. Bunun dışına çıkarsak da başarısız oluyoruz. Türkiye’nin toplam 450 milyar dolar bir borcu var ama Türkiye’ye baktığınız zaman 180 milyar dolar gibi bir döviz rezervimiz 120 dolar gibi de altın rezervimiz var. Yani 300 milyar dolarımız aslında var. Yastık altı dediğimiz para da 300 milyar dolar. Toplamda 600 milyar dolar bir paramız var. Yurt dışına kaçan paralara baktığımızda o da 600 milyar dolar civarında bir para.1 trilyon 200 milyar dolar civarında bir para var. 450 milyar dolar olan borcumuz aslında çok büyük bir rakam değil. Eğer Türkiye katma değer üretim yapabilirse ve israf ekonomisinden vazgeçerse ki burada yaptığımız en büyük israf insan israfıdır. İnsanımızı doğru kullanmıyoruz. Örneğin Prof. Dr. Erdal Arıkan 5 G teknolojisini dünyada bulan Türk profesörüdür. Çin devleti 600 milyon dolar vererek bu makaleyi Prof. Dr. Erdal Arıkan’dan satın aldı. Ve son 10 yılda Çin’in 5 G teknolojisini geliştirerek kazandığı para 500 milyar dolar. Türkiye’nin aslında insan kaynağı kapasitesini doğru kullanabilip teknoloji ile buluşturabilseydi Türkiye dış borç problemini çözmüş olurdu” dedi.
Yurtiçi piyasaları değerlendiren Dinamik Yatırım Menkul Değerler A.Ş. Kurumsal İletişim ve Satış Birim Müdürü Hande Eğilmez Eniş, “Piyasada yurtiçi tarafta bizim güçlü, zayıf ve ilgi çekici yönümüz ne olabilir? Fırsat olarak sayabileceğimiz şey iskontolu işlem görüyor olmamız. Gelişmekte olan ülkeler arasında baktığımız zaman Türkiye’nin gerçekten fiyat kazanç oranları çok aşağıda kalmış. Şu an çok cazibiz aslında. Zayıf yönümüz ne olabilir? Önümüzde çok fazla bir hikayemiz kalmadı. Kısa dönemde hikayemiz bu ayın sonunda gri listeden çıkma beklentisi. Bundan sonrası için yeni bir hikayeye ihtiyacımız var gibi görünüyor. 2016 – 2017 yıllarında Türkiye yatırım yapılabilir notunu kaybetti. Bu yıllardan sonra 2018’den 2024’e kadar piyasadan altı yıl boyunca para çıkışı olduğunu görüyorsunuz. Özellikle piyasada öngörülebilir ve öngörülemeyen risklerle karşılaşıyoruz. Özellikle öngörülemeyen ne ile karşılaştık? 2020 yılında pandemiyi yaşadık. 2020 yılında özellikle çıkışların arttığını görüyorsunuz. Bunlar yabancı portfolyoların çıkışları. 2020 yılında tabi bu çıkışlarla birlikte piyasa el değiştirmiş oldu. Aslında daha çok yerli yatırımcı ve yabancı yatırımcı işlemleri el değiştirdi. Biz biraz piyasada kendi halimizde biz bize kalmaya başladık ve işlem stratejileri de değişti. 2016 – 2017’den önceki yıllarda yabancı yatırımcı piyasadan hisse senedi aldığı zaman ortalama hisse senedini elinde tutma sayısı 270 – 300 bin aralığında bir süreydi. Yaklaşık bir yıl boyunca yabancı yatırımcı uzun vadeli bir şekilde Türk piyasalarında yatırım yapıyordu. Ama artık bu 2020’den sonra son 3 – 4 yıldır şu anda 33 – 34 gün bir süreye düşmüş durumda. Yerli tarafında ise çok istikrarlı davranmışız. Hiç uzun vadeli yatırımcı olamamışız. Hep 33 gün civarında elde tutma sürecimiz olmuş. Şu anda yerli ve yabancı yatırımcının vade tarafında özellikle işlemleri birbirine benzer” şeklinde kaydetti.
“Şirketler iflas etmeden önce benzer praktisleri göstermektedirler”
Dinamik Yatırım Menkul Değerler A.Ş. Kurumsal Finansman Genel Müdür Yardımcısı Orkun İnan, “Şirketler iflas etmeden önce benzer praktisleri göstermektedirler ve bunların en çok odaklandıkları noktada bozulma vardır ve nakit akışı problemleri yaşamaktadırlar. Yüzde seksen ve doksan seviyesinde şirketler bu tarafı yönetemezler ve akabinde de birkaç sene içerisinde iflasa doğru sürüklenirler. İflasa sürüklenmeyen şirketler de var tabi ki bunlar ya sürekli faiz ödeyerek bankalara çalışıyorlar ya da yapılandırma yaparak bu süreci uzatıyorlar ama günün sonunda aynı noktaya geliyorlar. Burada kurumsal finansman olarak biz neler yapıyoruz. Hangi tarzda çözüm önerileri ile gelmeye başladık? Diğer şirketlerden ayrışan en güçlü olduğumuz yer aslında finansal mühendislik diyebileceğimiz bilanço, gelir tablosu ve nakit akım tablosu konusunda şirketlere danışmanlık veriyoruz” ifadelerini kullandı.
Risklerin nasıl yönetilmesi gerektiğinden bahseden Dinamik Yatırım Menkul Değerler A.Ş. Satış Pazarlama Genel Müdür Yardımcısı Özlen Bilgin, bu konuda “Hedge”nin öneminden bahsetti. Hedge’nin gelecekteki belirsizlikleri en aza indirmek finansal belirsizliklere karşı koruma görevini üstlendiğini söyleyen Bilgin, Hedge’nin nasıl yapıldığını şu şekilde anlattı: Futures ve Forward sözleşmeleri: Belli bir varlığın gelecekteki fiyatını sabitlemek amacı ile kullanılan en popüler yöntemdir. Opsiyon Sözleşmeleri: Belli bir varlığın gelecekte alma ve satma hakkı verir. Satın alınan bir opsiyon; belirli bir fiyatın altına düşerse yatırımcıyı korur, satılan bir opsiyon ise belirli bir fiyatın üstüne çıkarsa koruma sağlar. Vadeli İşlemler Sözleşmeleri: Bu sözleşmeler borsada işlem gören belirli bir varlığın gelecekte belli bir fiyattan alımını veya satımını sağlar. Döviz swapları: Döviz kurlarında algalanmalardan korunmak amacı ile kullanılır. İki taraf arasında belli bir döviz miktarını takas etmeyi içeren bir anlaşmadır.”
Gelecekteki belirsizlik ve risklerden, döviz kurlarındaki dalgalanmalardan korunmak, fiyat dalgalanmalarına karşı maliyetleri sabit tutmak ve uzun vadeli mali performansı artırmanın Hedge’nin faydaları olduğunu söyleyen Bilgin, Hedge yapmanın dezavantajlarının ise ek maliyetler ve yanlış hedge kararları sonucunda yaşanan kayıplar olduğunu belirtti. Bilgin,” Bu dezavantajların önüne geçebilmek için bu işlemlere başlamadan önce ihtiyaçları net belirleyip konunun uzmanı bir ekipten destek alınmalıdır” diye konuştu.
ANSİAD toplantısı ANSİAD Başkanı Ercan Özbek’in konuk konuşmacılara günün anısına hediye takdiminin ardından sona erdi.
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.